Bugünlerde televizyon ve gazetelerde en önemli konular; ülkemizdeki koalisyon sorunu, meclis başkanlığı seçimi gibi bizce önemli görülen meselelerin yanında Suriye’de yaşananlar ve Yunanistan’daki ekonomik kriz de göz ardı edilemeyecek sorunlar olsa gerektir. Ülkemizdeki 13 yıldır uygulanan ekonomi politikaları sayesinde Türkiye ekonomisi rayında gidiyor. Birileri bu dengeyi bozmak için can atsa da hamdolsun ekonomi güven veriyor. Tabii ki siyasi istikrar sağlanamazsa ne olacağı henüz belli değil.
Bir zamanlar İMF yetkililerini kırmızı halı ile karşılayan ve onların ağzından çıkacak bir iki olumlu söze bakan siyasetçilerin yerini istikrar ve bilgece ekonomi yönetimi aldı. İMF çoktan elini eteğini çekti ülkemizden. Merkez Bankası döviz rezervi rekor yükseliş gerçekleştirdi. İhracat arttı, kişi başı milli gelir 3 bin dolardan 11 bin dolara çıktı. İşsizlik oranları her geçen gün azalıyor. Enflasyon düştü, ülke yerli ve yabancı sermaye için güvenli bir konuma geldi.
Avrupa’nın her ülkesinde ayrı bir ekonomik sorun var. Avrupa Merkez Bankası tarafından uygulanan programlar ülkelerin derdine çare olamıyor. Yaşlanan nüfus yapısı, genişleyen kamu borç stoku, durağanlaşan ekonomik aktivite, genç nüfusta artan işsizlik Avrupa’da her geçen gün daha da sorun olmaya devam ediyor. Yunanistan kreditörler ile masaya oturdu ve başbakan bu sorumluluğu tek başına alamayacağını ifade ederek, kemer sıkma politikası konusunda referanduma gitmeye karar verdi. Verilen karar sonrası Yunanlılar bankalara akın etti, çünkü bu belki de iflasın bir göstergesiydi. Yunan halkı isyanda, Avrupalı yetkililer de tereddütlü ve ne yapacaklarını bilemez bir ruh hali içindeler.
Bir türlü çözüm bulunamayan yapısal sorunların yanında küresel ekonominin içinde bulunduğu sorunlarla baş etmek durumunda olan Avrupa'da her geçen gün yeni bir aksaklık ortaya çıkıyor. Küresel piyasalarda tüm dikkatler, Yunanistan'a dair gelişmelere verilmiş olsa da, ekonomik açıdan ciddi büyüklüklere sahip olan Fransa ve İtalya gibi ülkeler açısından da risklerin her geçen gün arttığı gözden kaçmıyor. Her iki ülkedeki artan borç, işsizlik, ekonomik durgunluk gün geçtikçe Avrupa’yı sallayacağa benziyor. İtalya’da işsizlik oranları ’nin üzerinde ve genç nüfusta bu oran % 45 ler civarında görünüyor. Acı reçeteyi uygulamak zorunda kalacak ülke sayısı her geçen gün artıyor.
Gelelim ülkemize, ekonomik veriler ve gelişmeler 2001 li yıllara göre çok iyi durumda, ekonomi yönetiminde kaptan köşkünde oturanlar bilinçli ve dirayetli. Ülkede 12 yıldır süren siyasi istikrarın bu ekonomide payı çok büyük. Son seçimler sonrası ortaya çıkan durum bir an önce çözülmeli ve ekonomi treni yoluna devam etmelidir. Sanayi üretimi artırılmalı, millet olarak tasarrufa yönelmeliyiz. Siyasi istikrar konusunda herkes üzerine düşeni yapmalı, sorumluluktan kaçmamalıdır. “Gerçek kaptan fırtınalı havada belli olur” Ülkemiz üzerinde oyun oynamak isteyenlere, fırsatçılara,kaos heveslilerine,şovmenlere meydan bırakılmamalıdır. Ülkenin önünde duran sorunlar teker teker kaldırılmalıdır. Yeni anayasa, çözüm süreci, büyük projeler gibi yatırımlar hız kesmeden devam etmelidir.
Dr. Muzaffer Yurttaş
Bulaşıcı Hastalık: Ekonomik Kriz
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.