Makale:
Yazdır Facebook'ta Paylaş
 GÖNÜL İNSANI
Bu hafta sizlere, Sızıntı dergisinden bir "gönül insanı"nın portresini ve vasıflarını paylaşmak istedim:
Gönül insanı, ufku  inancı ve davranışlarıyla tam bir ruh ve mânâ kahramanıdır. Onun derinlik ve enginliği  bilgi ve müktesebâtıyla değil; gönül zenginliği  ruh saffeti ve Hak'ka kurbeti itibarıyladır. Ona göre  bilgi adına ortaya atılan ilimlerin kıymeti  insanı hakikate ulaştırmada rehberliği ölçüsündedir ve yine ona göre  varlık  eşya ve insan gerçeğini anlamamıza yardım etmeyen malûmatın ve hele  pratik yararı olmayan nazarî bilgilerin hiç mi hiç önemi yoktur.
Gönül insanı, kalbî ve rûhî hayata programlı  maddî-manevî bütün kirlerden uzak durmaya kararlı  cismanî ve bedenî isteklere karşı her zaman teyakkuzda; kin, nefret, hırs, hased, bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tam bir tevazû ve mahviyet âbidesidir. O her zaman hakkı tutup kaldırma peşinde; mülk ve melekût âlemiyle alâkalı duyup hissettiklerini başkalarına duyurma iştiyakıyla yanıp tutuşan bir diğergâm  olabildiğine sabırlı ve temkinli; konuşup gürültü çıkarmadan daha çok  inandıklarını yaşayan  yaşadıklarıyla başkalarına da örnek olan bir iman ve aksiyon insanıdır: o  dur-durak bilmeden sürekli koşar.. 
Gönül insanının hedefinde hep öteler tüllenir durur. O  Hak rızasına bağlanmış  sürekli ilerleyen ve sürekli mesafelerle yaka paça olan öyle bir iman insanıdır ki  matlûbuna ulaşacağı ana kadar hep bir küheylan gibi koşar; koşarken de herhangi bir beklentiye girmez.
Gönül insanı  öylesine içten bir hakikat eridir ki  oturup kalkar sürekli yeryüzünde hakkı ikame etmeyi düşünür ve onun hatırı söz konusu olduğunda da rahatlıkla bütün arzularından  isteklerinden vazgeçebilir. O  herkese sinesini açar  herkesi şefkatle kucaklar ve toplum içinde hep bir siyanet meleği görüntüsü sergiler. Ne var ki  Allah'tan başka kimseden de bir şey beklemez. Tavırları  davranışları itibarıyla herkesle uyum içinde olmaya çalışır; hiç kimseyle cedelleşmez  hiç kimseye karşı düşmanlık beslemez. Zaman zaman kendi içtihadları  kendi düşünceleri ve kendi mesleğine  meşrebine göre bir kısım tercihlerde bulunsa da  kat'iyen başkalarıyla rekabete  sürtüşmeye girmez. Aksine  dini  ülkesi  ülküsü adına hizmet eden hemen herkesi sever.. bütün olumlu faaliyetlerinden ötürü herkesi alkışlar.. alkışlar ve hem onların anlayışlarına hem de konumlarına saygılı kalmaya alabildiğine itina gösterir.
Gönül insanı  kendi gayret ve aktivitelerinin yanında  Cenab-ı Hak'kın tevfik ve inayetine de fevkalâde önem verir.. her hareketinde tevfike mazhar olma yollarını araştırır.. Kur'ân'da  Allah'ın inayetine vesile sayılan birliğe-beraberliğe olağanüstü ihtimam gösterir.. hareket çizgisi doğru olan hemen herkesle müşterek bir iş yapmaya koşar.. dahası  böylesine bir vifak anlayışı adına çok defa kendine rağmen bir yol izler. Birlikte rahmet olduğunu  ihtilaf ve iftirakla bir yere varılamayacağını düşünür  alabileceği herkesin himmetini yanına alır ve hep ilâhî inayet sağanaklarına açık durmaya çalışır.
Gönül insanı  bir Hak âşığı ve Hak rızası sevdalısıdır. Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun bütün hareketlerini O'nun hoşnutluğuna bağlar.. O'nu memnun etme yolunda ölesiye bir hırs gösterir.. ve böyle bir hedefe ulaşmak için de bütün varını feda edebilir  dünyevî-uhrevî her şeyden vazgeçebilir. Gönül insanının düşünce dünyasında "benim yapmam"  "benim başarmam"  "benim sonuçlandırmam".. gibi merdud mülâhazaların asla yeri yoktur. O  yerine getirilmesi gerekli olan şeyleri kim yaparsa yapsın  kendi yapmış gibi memnun olur  onların başarılarını kendi başarıları sayar ve arkalarında yürür.. 
Gönül insanı  her zaman kendiyle yaka-paça ve kendi ayıplarıyla meşgul bulunduğundan kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşamaz/uğraşmaz. Başkalarıyla uğraşmak bir yana  her fırsatta iyi bir insan olma örneği sergileyerek  onları daha yüksek ufuklara yönlendirir ve herkese bir hüsn-ü misal olur: İnsanların ayıplarına kusurlarına göz yumar.. onların olumsuz tavırlarına tebessümle karşılık verir  kötülüklerini iyilikle savar ve elli defa rencide edilse de  bir kerecik olsun kimseyi kırmayı düşünmez.
Gönül insanı  hayatını iman-ı kâmil yörüngeli ve ihlas donanımlı yaşamayı en birinci mesele bilip  duyguları  düşünceleri ve davranışları itibarıyla öylesine Hak rızasına kilitlenmiş bir hakikat eridir ki  bütün dünya ve "mâsivâ"yı ona verseniz  yine de onu kat'iyen hedefinden döndüremezsiniz; hattâ cennetlerle bile ona yol ve yön değiştirtemezsiniz.
Gönül insanı  aynı yolda yürüyüp  aynı mefkûreyi paylaşanlarla asla rekabete girmez.. onlara karşı kat'iyen kıskançlık duymaz.. aksine  onların noksanlarını giderir  eksiklerini tamamlar.. ve onlara karşı hareketlerinde hep bir vücudun uzuvlarından herhangi bir organmış gibi davranır: Tam bir îsar rûhuyla  makam  mansıp  paye  şöhret  nüfûz  müessiriyet.. gibi maddî-manevî hemen her konuda yol arkadaşlarını öne çıkarır ve kendi gerilerden gerilere çekilerek onların başarılarının dellalı gibi davranır  mazhariyetlerini alkışlar ve muvaffakiyetlerini de bir bayram sevinciyle karşılar.
Gönül insanı  çok defa kendi yol ve yöntemine bağlı kalıp bütün faaliyetlerini şahsî mizaç ve mezakı çizgisinde götürse de  başkalarının düşünce ve hareketlerine karşı hep saygılı kalmaya çalışır.. paylaşmaya  beraber yaşamaya açık durur.. oturur kalkar aynı mefkûre insanlarıyla müşterek hareket etme yollarını araştırır.. müşterek projeler geliştirir.. ve "ben" yerine "biz"i ikame etme gayreti gösterir.. dahası  başkalarının mutluluğu yolunda rahatlıkla kendi saadetini feda edebilir.. ve bunları yaparken de kimseden herhangi bir teveccüh beklemez.. hattâ böyle bir beklentiye girmeyi kendi hesabına bir sukût sayar; sayar da  yılandan-çıyandan kaçtığı gibi önde görünmekten  namdan-şandan kaçar ve unutulma murakabesine dalar.
Gönül insanı  kimseye tecavüz etmez  saldırıya saldırıyla mukabelede bulunmaz. En kritik durumlarda bile hep "îtidâl-i dem"le hareket eder ve ne olursa olsun  bir gönül eri olmanın gereklerini tamı tamına yerine getirmekten asla geri durmaz. Her zaman fenalıklara karşı iyilikle mukabelede bulunur.. kötülükleri kötülerin işi sayar ve bir iyilik âbidesi gibi davranır.
Gönül insanı  hayatını Kur'ân ve Sünnet çizgisinde Hak dostluğu (vilâyet)  takva  azimet ve ihsan şuuru çerçevesinde yaşar.Benlik, gurur ve şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı sürekli tetikte bulunur.Kendine nisbet edilen güzellikleri "Her şey O'ndan" deyip gerçek Sahibi'ne verir.İradeye vâbeste işlerde de her zaman "Ben"den kaçar  "Biz"e sığınır.
Gönül insanı  hiç kimseden korkmaz. Hiçbir hâdise karşısında telâşa kapılmaz; "Allah'a dayanır  sa'ye sarılır  tevfîke râm olur" ve doğru bildiği şeylerden asla geriye durmaz.
Gönül insanı  kimseye gücenmez; hele Hak'ka dilbeste olanlara kat'iyen kırılmaz. Yol arkadaşlarını herhangi bir fenalık içinde gördüğünde onlardan uzaklaşmaz, perdeyi yırtmaz ve onları utandırmaz; utandırmak bir yana  böyle bir fenalığı gördüğünden ötürü büyük bir hata işlemiş gibi kendini kınar ve kendine sorular yöneltir.
Gönül insanı  mü'minlerin farklı yorumlara açık tavırlarından dolayı onlar hakkında sû-i zanda bulunmadan kaçınır; görüp duyduğu şeylere iyi yorumlar getirir ve kat'iyen olumsuz mülâhazalara girmez.
Gönül insanı  hareket ve faaliyetlerini  bu dünyanın bir ücret yeri değil de  bir hizmet mahalli olduğu mülâhazasına bağlar ve her zaman memur bulunduğu sorumlulukları fevkalâde bir disiplin içinde yerine getirir.Netice ve sonuçla meşgul olmayı da Hak'ka karşı bir saygısızlık sayar. O  dine  imana ve insanlığa hizmeti  Hak rızası yolunda en büyük bir vazife bilir ve ne kadar büyük işler başarsa da  bundan nefsi adına maddî-manevî herhangi bir pâye çıkarmayı hiç mi hiç düşünmez.
Gönül insanı  ne düzeninin bozulmasından ye'se düşer  ne de bütün insanların ona karşı olmasından dolayı sarsıntı yaşar."Bu dünya  darılma dünyası değil  bir dayanma âlemidir" diyerek dişini sıkar  sabreder  maruz kaldığı durumlardan kurtulmak için de alternatif çıkış yolları arar ve en kritik anlarda dahi değişik stratejiler üreterek hep azm u ikdamda bulunur. 
İnsanî değerlerin hor görüldüğü  dînî düşüncede kırılmaların yaşandığı  her taraf başı boşların gürültüleriyle inlediği günümüzde  başka bir şeye değil  bu kabil gönül insanlarına hem de hava kadar su kadar ihtiyacımız olduğunu bir kere daha hatırlatıp bu faslı da noktalayalım. 
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×