banner139
Makale:
Yazdır Facebook'ta Paylaş
1950’de W. Edwards Deming adında 50 yaşındaki bir Amerika’lı, şirket yöneticilerinin çalışanların fikirlerini dinlemeden kararlar aldıklarını, yöneticilerin niteliksizliğinin hatalarda % 94 etkili olduğunu söylüyordu. Eğitimin insanların yaptıkları işler üzerindeki etkisini fark etmişti. Hiçbir firmanın kalitesi içinde çalışanların kalitesinden fazla olamıyordu. Çözüm önerisi ise çalışan insanlara önce kalite bilincinin verilmesi, sonra istatistik eğitimleri ile hataların nelerden kaynaklandığının bulunması ve sorunların kaynağında halledilmesiydi. İnsanlar firmalarında birbirlerini yemek yerine “biz” bilincine ulaşmalı, bir yandan çalışırken, bir yandan da “yetişkin eğitimleri” ile kendilerini geliştirmeliydiler.

Kendi ülkesinde ve Avrupa’da bu adamın dediklerini ciddiye alan olmadı. Marshall yardım paketi çerçevesinde Türkiye’ye gelen Deming, burada da aradığını bulamadı. Sonra Japonlar ile tanıştı. O’na göre bir kuruluştaki en önemli varlık “insan”dı. Japonların insana bakış açısı da aynı olunca, söyledikleri karşılığını bulmaya başladı. 1951’de Japonya’da fabrikalarda çalışanlara eğitimler başladı. 1956 yılından itibaren 17 yıl boyunca Japon radyosu kalite üzerine yayınlar yaptı. Ama Japonya değişiminin batıyı yakalaması elbette kolay olmadı, 1990’ları buldu.

1950’de Japonya’nın Türkiye’den ne kadar kötü durumda olduğu, 1990’da ise Türkiye’nin Japonya’ya göre ne kadar geride kaldığı ortadadır. Peki, nedir bu Japon mucizesi denilen şeyin sırrı? Cevabı, 2 madde: Eğitim ve takım çalışması. Biz ise bu eğitimlere yıllar sonra başladık. Şu anda yurdumuzda çalışma koşulları en iyi olan, insanların en fazla girip çalışmak istediği firmalar, belli… Ama en zor olanı da buralara girmek. Çünkü, çalışanlarına bu eğitimleri aldırarak yatırım yapıyorlar ve zorunluluk yoksa, emekli olana kadar çıkarmıyorlar. Bunun doğal sonucu olarak da çok az personel alıyorlar.

İşte Japonlar, işte dünyada onlarla rekabet edebilen yurdumuzdaki firmalar. Hepsinin alt yapısında yetişkin eğitimleri var. Amatör firmalarda ise bu eğitimlere bakış açısı: “Zaman kaybı, gereksiz, zaten bir şey değişmeyecek”. Koç, Sabancı, Ülker, Japon Tobacco, Pfizer, gibi… firmaların eğitim düşünmeyen firmalara göre nerelerde oldukları ortada. O halde, zaman kaybı değil, gerekli. İnsanlar isterlerse eğitimlerle çok şeyler değişiyor.

Gelelim öğrencilere: Öğrencilerin bakışı: “Abi, belge veriyorlar mı? Geçerli mi belgeler?” Ne komik, hangi belgenin geçerli olduğu hakkında �’unun fikri bile yok. Ama onlar bir derece haklı görülebilir. Çünkü hayatı tam olarak bilmiyorlar. Bu cehaletten yararlanıp cüzdanlarını kişisel olarak geliştirmeyi düşünen, seminer veren kişi kılığındaki bazı belge tacirleri ise onları şöyle yönlendiriyorlar: “2 günde 5, hatta 6, 7, 14 belge. Bu belgeler var ya, dünya çapında geçerli. Sitemizde ilan ediyoruz…” Verdikleri belgeler ISO 9001, ISO 22000, OHSAS 18001, ISO 14001, KURULUŞ İÇİ KALİTE TETKİKİ gibi piyasada geçerli devasa konulara ait. Halbuki Mühendisler Odası, Elginkan Vakfı gibi işini tam yapan yerlerde bu eğitimlerin her biri en az 1 gün, normalde ise 2’şer gün. Peki, 2 günde anlatılan şeyin 2 saatte anlatıldığı söylenirse, bu ne ifade eder? Bence, öğrencilerin cebindeki 100 TL’leri kendi ceplerine yasal yoldan indiriyor görünmekten başka hiçbir şey ifade etmiyor. “Yasal yoldan indiriyor görünmek” diyorum; çünkü, 100 kişiden 100 TL alındığında 10.000 TL olup, çoğunlukla bunun vergisi de verilmiyor, o halde yasal da değil… Tabii ki doğru düzgün bilgi verilmeden kağıt parçalarını almış olan bu gençler aldıkları bu belgeleri özgeçmişlerine yazıyorlar ama mülakatta foya ortaya çıkıyor… Bu köşe dönmeci yaklaşımı onaylayan öğrenciler ise ya o eğitim şirketleriyle beraber bu organizasyonları yaparak ortadaki paradan pay alan öğrenciler, veya kariyerinde önemli bir seminer için 2 gün koltukta oturmak kendisine zor gelen, ama büyüyünce ceo olamazsa da bari genel müdür filan olmayı hayal eden, zahmete girmeden yükseleceğini zanneden beleşçi takımı (bunların çoğunluğunu erkek öğrenciler oluşturuyor).

Bir de mollaca bir bakış açısı daha var: “Bunlar enaniyeti şişirir kardeşim, aman ha…” Aslında bunun seminerlere katılmadan söylenmiş bir ön yargı cümlesi olduğunu o seminerleri alan herkes çok iyi bilir ve asla böyle bir yaklaşıma kalkışmaz. Kişisel gelişimin enaniyeti şişiren kısmı, sadece NLP’nin “aslansın sen, istersen yaparsın, kim tutar seni, hadi kalk, içindeki devi uyandır,…” cümleleri ile bilinen minik bir kısmı. Kaldı ki bunlar, kendisinin bir baltaya sap olmayacağı çocukluktan beri yüzüne söylenmiş ve artık kendisi de buna inanmış binlerce insanımız için dozunda verilirse çok da faydalı. Peki, kişisel gelişimin “öfke kontrolü, davranış modelleri, iletişim ve beden dili, zaman yönetimi, stres yönetimi, 5 S (temizlik, tertip ve düzen eğitimi), İnovasyon ile kai-zen, problem çözme teknikleri, liderlik ve motivasyon, stratejik planlama, ekip çalışması, satış ve pazarlama, gibi…” artık daha fazlasını saymak istemediğim nice konuları arasında % 1 bile yer tutmayan bu bölüme bir idam sehpası kurup kişisel gelişim namına ne kadar kitap ve seminer varsa hepsini birden asmak, bu işi bilmeden konuşmak değilse, ne? Ayrıca bu yaklaşım, yıllardır dinine bağlı insanlara bağnaz, yobaz, gibi… alışıldık yaftaları yapıştıran birileri için altın fırsat değil mi?

Son diyeceğim, ya Japonlar ile birlikte bizdeki iş hayatının en güzide toplulukları enayi, ya da bizden birileri yanılıyorlar. Yoksa kendilerini çok mu akıllı zannediyorlar? Siz ne dersiniz?
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Yorumun Devamı Cevapla
Palmiye yayınları 1 yıl önce

Palmiye yayınları olarak yazılarınızı makalelerinizi, denemelerinizi, romanlarınızı, hikayelerinizi, öykülerinizi, şiirlerinizi ve diğer tüm dokümanlarınızı destekli yayıncılık kapsamında kitaba dönüştürelim. SİZ YAZIN BİZ BASALIM YAYINLAYALIM.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.
İletişim bilgilerimiz:
Adres: Atatürk Cad.Gül Sok. No:13/8
GÖRÜKLE/ NİLÜFER/ BURSA
www.palmiyeyayinlari.com
[email protected]
https://www.facebook.com/palmiyeyayinlari
Tel: 0555 2915061-0539 3602045

Misafir Avatar
Cevapla
manisa 1 yıl önce

yakında bunların hiç birine gerek kalmayacak.