Makale:
Yazdır Facebook'ta Paylaş
         Beni tanıyanlar bilir: 18 Yıldır öğretmenim.

Yurt dışında özel bir kolejde başlayan öğretmenlik  kariyerime, Manisa’da  bir dershanede önce öğretmen, 1 ay sonra müdür yardımcısı , bir yıl sonra  da kurucu müdür sıfatıyla devam ettim.

Dershane sektörüne ilk adımımı attıktan 3 yıl sonra kendime ait dershanem vardı.

Yurt dışında üç yıl süren kolej tecrübemin dışında, 15 yıldır kesintisiz birebir eğitim çalışmaları yapıyorum. Halkın özel ders şeklinde tarif ettiği bu birebir eğitim ve danışmanlık hizmetiyle,  ilköğretim 6. Sınıftan üniversiteye kadar her sınıftan, her seviyeden öğrenci ile matematik ve geometri çalıştık, çalışıyoruz.

Beni çok şaşırtmış, maşallah diyerek gıpta ile baktığım öğrencilerim olduğu gibi, lise son sınıfa geldiği halde çarpım tablosunu bilemeyen öğrencilerim de oldu.

On beş yıl boyunca, yüzlerce, binlerce öğrenci ile tanıştık.  Onlarla yaptığımız onlarca saat süren çalışmalarımız, bana ciddi bir tecrübe de kazandırdı. Neredeyse her türlü öğrenci profili ile temasımız oldu.

Not merkezli değil, öğrenci merkezli düşünmek, işin başından beri ana ilkem oldu. Bir öğrencinin notlarının düşük olması, onu her zaman çapsız ve beceriksiz yapmıyordu. Matematik ile ilgili çektiği sıkıntı ve yaşadığı başarısızlıklardan dolayı, çocukların ne kadar agresifleşebileceklerini de gözleme imkânı elde ettim. Sosyal hayattan kopmuş, içine kapanık, hayatı sadece test ve soru olan zeki öğrenciler beni hem düşündürmüş hem de hüzünlendirmiştir.

Milyonlarca bireyin,  onlarca yıldır içinde bulunduğu bu sınav ve test sarmalında,  milyonlarca sonu kayıp ile biten hikâyenin çıkacağını tahmin etmek hiç de zor değil.  

Bu dünya farklı. Ölçüleri de farklı. Dinamikleri bambaşka.  Sakinlerinin 20 yaş ve altı gençlerden oluşması, bu ayrıcalığın en önemli nedenlerinden…

Gencin kendisi kararsız. Bugün uğrana göz yaşı dökecek kadar değer verdiğine ,yarın dönüp bakmaması bu kararsız yapıdan kaynaklanıyor.

Bu yaş gurubunda, anne babaların reklam aracı haline gelmiş kukla yaşamları da görürsünüz, anne babasını kendi reklamının bir parçası haline getirmiş silik karakterleri de…

Ne istediğini bilmeyen ebeveynin sıkı kontrolünde kalmış bir çocuğun, çoğu zaman istekleri de değişken ve kararsız oluyor.

Geçen yazımızda sınavı kazanamayan ilk gurubun 3 seçeneği olduğundan bahsetmiştim. Bunları detaylı bir şekilde masaya yatıracağımı söylemiştim. Girizgâh biraz uzun oldu. Ama konuyu incelemeye devam ediyorum.

Sorunlu ve başarısız bir genç, bir yerlerde aksamış bir eğitim sistemini, bir şeyleri göz ardı etmiş bir anne babayı, fırsatı kaçırmış bir öğretmeni işaret eder çoğu zaman.

“Hele vakit gelsin o zaman bakarız çaresine” diyen bir öğrenci tembelliğini, çok daha önceden evde anne babasına, okulda da öğretmenine bir nevi kabul ettirmiş demektir. Doğrudur, herkes çalışkan olacak diye bir kaide yok. Fakat bugün çocuğumuza karşı gösterdiğimiz zafiyet, onun yanlışlarını pas geçmemize, daha sonra da bu yanlışların çocuk üzerinde yapışıp karakter haline gelmesine neden olabilmektedir.

Devam edeceğiz…

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×