Ağustos ayında, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez halkın oyuyla bir cumhurbaşkanı seçilecek. Cumhurbaşkanlığı makamı sahip olduğu yetkiler, devleti ve milleti temsil eden en üst makam olması itibariyle taşıdığı onur ve siyasette gelinebilecek zirve nokta olması hasebiyle her siyasinin gönlünün bir köşesinde beslediği ve bir gün ulaşabileceği ümidini taşıdığı bir rüya makamdır.
Anayasamız, 104. Maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini saymadan hemen önce “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” demektedir. Bununla birlikte aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığı görevi de cumhurbaşkanına verilmiştir. Yani Cumhurbaşkanı, hem devletin, hem milletin, hem de silahlı kuvvetlerin dolayısıyla, bir bütün halinde Türkiye Cumhuriyetinin temsilcisi ve başıdır.
Cumhurbaşkanının, Temsil ettiği makamın üzerine yüklediği bu ağır sorumlulukların gereği olarak, çok özel hususiyetlere haiz, içerde ve dışarıda saygınlığı olan, vizyon sahibi, entelektüel birikiminin yanında, dil, din, ırk ayrımı yapmadan dünya görüşü ve fikriyatı ne olursa olsun tüm vatandaşları kucaklayabilecek, devletin tüm unsurlarının ülke menfaatleri doğrultusunda uyumlu bir şekilde çalışabilmesini temin edebilecek, ayrımcılık yapmayacak, herhangi bir siyasi görüşün temsilcisi olmayan, herkesin etrafında kenetlenebileceği bir kişi olması gerekir.
Birlik ve beraberliğe daha önce hiç olmadığı kadar muhtaç olduğumuz, içte ve dışta ciddi imtihanlarla karşı karşıya kaldığımız, zorlu bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizin ve milletimizin selameti için, adeta çalkantılı ve fırtınalı bir okyanusta yol alan, bu arada çarptığı kayalıklar sebebiyle gövdesinde ciddi yaralar meydana gelmiş, bu ülke gemisini, sahili selamete ulaştırabilecek, huzur ve sükunun temini adına, tüm millete önderlik yapabilecek bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var.
Üzerinde hiçbir şaibenin olmadığı, herkesin itimat edebileceği, iktidar sahiplerinin vatandaş aleyhine girişebileceği hukuksuz uygulamalar karşısında, gerektiğinde fren vazifesi yapabilecek, vatandaşın hamisi, temel hak ve özgürlüklerin teminatı hakperest bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var.
Özellikle gezi olayları ve yolsuzluk operasyonları sonrasında, hükümetin takındığı hukuksuz tavır ve kullanılan nefret dili sebebiyle meydana gelen toplumsal gerginliğin sona erdirilebilmesi ve iç barışın sağlanabilmesi için, tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak hoşgörü ve sevgi dilini kullanabilecek, kimseyi ötekileştirmeyen sağduyulu bir cumhurbaşkanını seçmemiz ülkemizin ve milletimizin bekası adına hayati derecede önemli hale gelmiştir.
Hamza BAYRAM
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×